1 Mayıs 2021 Cumartesi

Semiramis Pekkan- Bu Ne Biçim Hayat/ Bana Yalan Söylediler

 


Semiramis Pekkan – Bu Ne Biçim Hayat/Bana Yalan Söylediler

 

Televizyonda konserler olurdu. Özellikle Rumelihisarı konserlerinin yeri ayrıydı. Ajda Pekkan’ın 93 albümü sonrası yayın haklarını o zaman Ahmet Özal ‘ın sahibi olduğu kanal6 televizyonu satın almıştı. İşte o konserde yıllar sonra iki Pekkan kardeş klas, zarafet içeren beyaz kıyafetleri ile ‘’Bu Ne Biçim Hayat’’ adlı şarkıyı seslendiriyorlar, bende hayranlık içinde ağzım açık izliyorum…

Pop müziğin en ayrıksı, en kendine özgü, en renkli sanatçılarındandır Semiramis Pekkan. Kısacık, altı yıllık (1969-1975) müzik kariyerine üç albüm ve çok sayıda 45’lik sığdırdı. Yaptıklarının hepsi çok sattı, çok sevildi. Devam edecek ve uzun yıllar şarkı söyleyecek diye tahmin edilirken, çok ani bir kararla Ercüment Karacan ile evlenip müziği bıraktı.

Ablası Ajda Pekkan pop müziğin süper Star’ı. Bunu hak etmek için çok çalıştı ve başardı. İşin başlangıç noktasında Semiramis Pekkan ‘ın payı büyüktür.1961 yılında o zamanların ‘’ duayen bir müzisyen ‘’kabul edilen İlham Gencer’e telefon açan ve ablasının dinlenmesini isteyen o ‘dur. Büyük Pekkan hızla sahnelere ve müzik stüdyolarına dalarken, küçük Pekkan da boş durmamıştır aslında. Haldun Dormen ‘in desteğiyle Dormen tiyatrosu ve Ankara Sanat Tiyatrosuna (AST),ablasının ısrarı ile Yeşilçam’a ayak basmıştır. Oyunlarda oynamış, filmler çevirmiştir ama bunlar Semiramis Pekkan ‘ı ne uzatmış ne de kısaltmıştır. Onu bütün memlekete tanıtan 1969 yılında yaptığı ilk 45 lik plağı ‘’Bu Ne Biçim Hayat’tır. Mary Hopkins’in aynı yıl bütün dünyayı kasıp kavuran şarkısı ‘’Those Were The Days’’in Türkçe versiyonudur bu ve sözleri Fecri Ebcioğlu yazmıştır.

Ebcioğlu’nun pencerelerinin taşlanması bundandır zaten. Yıllar yıllar sonra Ajda Pekkan ,’’Fecri Bey benim söz yazarımdı. Semiramis’ e de söz yazdığını duyunca oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi hissettim kendimi ve gidip evinin camlarını taşladım .’’ diyecek ya da sevimli bir şekilde itiraf edecektir.

Ama bir işe yaramayacaktır bu kapris protestosu ( ya da protesto kaprisi) ; küçük Pekkan ablasının çalıştığı diğer söz yazarları ile de çalışacak ve hatta bu isimlerin en önemlisi olan Fikret Şeneş ‘i dahi paylaşacaktır. Ama boşa gitmeyecek boşuna olmayacaktır bütün bunlar; Kervan Plak’a geçeceği 1973 yılına kadar Colombia ve Odeon çatısı altında yaptığı bütün şarkılar ses getirecek, sevilecek, listelerde boy gösterecektir. Kervan Plak         yılları daha fazlasına da sebep olacaktır. Küçük Pekkan büyük Pekkan ‘ı hatırı sayılır bir miktarda zorlamaya başlayacaktır bu yıllarda.

O yıllar albümden çok 45’lik, yani şarkı ağırlıklı yıllardı. Yeni firmaya yapılan ilk 45’lik Orhan Gencebay şarkısı olan ‘’Çöpçatan’ ’Oldu. Bir sonraki plak da öyle; ’Sen Hayatsın Ben Ömür’ ’de bir Orhan Gencebay şarkısıydı. Böylemi olacak; Semiramis Pekkan hep arabesk/alaturka mı devam edecek derken Fikret Şeneş girmişti devreye ve Pekkan’ı o çok iyi seslendirdiği, çok sevildiği Batılı şarkıların(o zamanın deyimiyle aranjman) cenahına çekmişti yeniden. ‘’Bana Yalan Söylediler’’,’’Neredeysen’’gibi büyük hitleri hep bu dönemin eseridir.

İçinde olduğumuz dijital çağda da Semiramis Pekkan unutulanların başında gelmekteydi. Birkaç karma albüme alınmış ve Çağan Irmak ‘ın Issız Adam’ında kullanıldığı için gündeme gelen ‘’Bana Yalan Söylediler’’i haricinde çok fazla bir albümü yayınlanmadı. Bu nedenle bu eşsiz sanatçıyı genç kuşak hiç bilmiyor;eski kuşaklar ya unuttu , ya da unutmak üzere.

Bu sebeple Pekkan’ın üçüncü albümü bu ve 1975 yılında, Orhan Gencebay’ın sahibi olduğu Kervan Plak tarafından yayınlanmıştı.Bu albümün yeniden basılması (ve dolayısıyla dijital platformlarda da yer alacak olması) hepimiz için büyük kazanç . Umarız Colombia ve Odeon dönemine de kapı açar ve herkes müziği bırakıp başta modacılık olmak üzere çeşitli ( ve hepsi çok başarılı) işler yapmış bu büyük sanatçıyı dört başı mamur bir biçimde tanır ve bir yorumcu olarak kalplere basar.

8 Mart 2021 Pazartesi

Füsun Önal-Ah Nerede Vah Nerede / Bir Tanem - Beni Hatırlar mısın?

 


Füsun Önal – Ah Nerede Vah Nerede / Bir tanem Beni Hatırlar mısın?

 

Türk popüler müziğinin çılgın kızı Füsun Önal. Şimdiki gençler 90 sonları 2000 ler boyunca Nil Karaibrahimgil için aynı tanımı kullanabilirler. Ama 70, 80 ve 90 larda giyimi, enerjisi ve yenilikçi tavrıyla o zamanki gençleri yakalayabilmiş ender şarkıcılardan biriydi Füsun Önal… Pop tarihine damgasını vurmuş şarkılarıyla yeniden bizlerle. Pek çok ‘’hit’’ şarkısı olan sanatçının başta ‘’ Senden Başka ‘’ ,’’Oh Olsun ‘’ ,’’Ah Nerede’’ olmak üzere çoğu şarkısı hala dillerde… Füsun Önal ‘ın şarkıları o gün bu gündür nerede çalarsa çalsın, hep bir ağızdan söylenir. Aradan yıllar geçse de şarkılarında ona eşlik eden binlerce kişiden oluşan bir koro her zaman hazırdır. Bu iki albüm de Füsun Önal şarkılarından birer demet sunuluyor. Ah Nerede Vah Nerede Odeon yıllarına odaklanırken Bir tanem Beni Hatırlar mısın? Tempa Foneks ‘ten çıkmış Ronex firmasının o dönemki tıpkı basımı.

Ankara Koleji’nde okuduğu yıllarda 11 yıl klasik piyano 2 yıl da şan dersleri alan Füsun Önal üniversiteye giderken Erol Pekcan caz orkestrasının solisti oldu. 2 İngilizce plak yaptıktan sonra profesyonel sahne yaşamına sağlam bir giriş yaptı.

Asıl gürültüyü ‘’Flört’’ adlı şarkıyla kopardı. Çeşitli dillerde söylenmiş olan ‘’Flört’ ’Füsun Önal’ın yazdığı sözlerle liste başlarına yükseldi. ’Senden Başka’’  nın orijinali, Yunanlı müzisyen Hadjidakis ‘in Nana Mouskari tarafından üne kavuşturulmuş şarkısıydı. Bununla Füsun Önal iyice dillere, kalplere, müzik listelerine yerleşti. Şarkı Füsun Önal ‘a büyük prestij kazandırdı.

Türk Pop tarihinin en bilinen şarkılarından olan ‘’Senden Başka’’ sonrası, peş peşe çıkan ‘’Oh Olsun’ ,’Ah Nerede’’ şarkıları da dönemin en parlak şarkılarıydı. Hepsi müzik listelerinin başında yer alıp ‘’Füsun Önal’’a’’3 Altın Plak ödülü’’ kazandırdı.

Plak şirketleri Füsun Önal gibi dans etmeye, hareketli olmaya çalışan şarkıcılar çıkarıyordu piyasaya… Ülkemizin ilk ‘’ fan club’’ larından biri Füsun Önal için günümüzün başarılı mimarı Eren Talu tarafından onun öğrencilik yıllarında kuruldu. Füsun Önal artık plakları çok satan, listelerin başından inmeyen, dergi kapaklarını süsleyen, taklit edilen, adına ‘’fan club’’lar kurulan biriydi.

Besteci Atilla Özdemiroğlu ile evlendikten sonra birlikte pek çok esere imza attılar. Türkiye’den Avusturalya’ya konser vermeye giden ilk sanatçı Füsun Önal’dı. 1975 yılındaki Eurovision Türkiye elemelerinde kocasının bestesi ‘’Minik Kuş ‘’ la 3.oldu. Yarışmadan sonra Türk Popunun o güne kadar görmediği bir renklilikte hazırlanan ‘’Alo Ben Füsun ‘’ albümü yalnızca müzikal özellikleriyle değil kapak tasarımı ile de herkesten övgüler aldı. Birçok baskıları yapılan albüm ‘’Altın Telefon Ödülü’’yle taçlandırıldı.

Birlikte çalıştığı söz yazarı Çiğdem Talu, Füsun Önal’ın kocasından boşandığı sıralarda besteci Melih Kibar’la ikili oluşturmuştu. Füsun Önal’da herkesin peşinde olduğu bu ‘’rüya takım ‘’ ile çalışmaya başladı. Birlikte yaptıkları ‘’Yıldönümü’’ ile’ ’Bunlar da Geçer’’ adlı 45 liklerini ‘’Bir tanem –Beni Hatırlar mısın?’’ uzunçaları izledi. Şarkılar hemen listelerdeki yerini aldı.

80’lerde Füsun Önal, solo konserler veren ilk şarkıcıydı. ’Müzik Benim Dünyam ‘’ adlı konserler dizisinde söylediği Türkçe ve İngilizce şarkılarla, birbirinden çılgın giysileri, makyajlarıyla gençleri coşturuyor, onlara sahneden ‘’Füsun Önal’’ yazan T-Shirt’ler eşarplar atıyordu. Konserlerinde 11 kişilik dans grubu eşliğinde şarkılarını söylüyor birbirinden ünlü müzisyenler ile 3 vokalist kız Füsun Önal ‘a eşlik ediyordu.

TRT’de birçok müzik programı, çocuklar için masal ve eğlence programları, TRT İstanbul Radyosu’nda müzik programları hazırlayıp sundu. ’Radyo Tiyatrosu’ ’programlarında rol aldı. Film Yönetmeni Tunç Başaran’la ikinci evliliğini yaptıktan sonra reklam filmlerinde oynadı. Özel TV kanallarının açılmasıyla, Show TV ‘de 450 kez ‘’Evcilik Oyunu’’ adlı yarışmayı sundu. ‘’Uluslararası Malta Şarkı Yarışması’’nda yorumculuk dalında birincilik ödülü kazandı. Sevdiği adam için yazdığı sözlerle söylediği şarkılarla Kuşadası Altın Güvercin şarkı yarışmalarından ödüllerle döndü.

Füsun Önal, sanatın diğer dallarında da büyük başarılara imza attı. ‘’Hair Müzikali’’ ,’’Lüküs Hayat Opereti’’nin TRT versiyonu  ‘’Durdurun Dünyayı İnecek Var’’ ve ‘’Evita’’ müzikalleri ile ‘’Maç’’ ,’’Ateşli Âşıkların Sonuncusu-3 kadın-1 çapkın ‘’ gibi tiyatro oyunlarının Türkiye versiyonlarında başroller oynayarak, oyunculuk dalında da başarısını kanıtladı. ’Kelebekler Özgürdür’ ’oyununu Türkiye’nin her yerinde 1000 den fazla oynayarak bir rekora imza attı.16 kez Türkiye genelinde müzik, tiyatro turnelerine çıkıp yurt dışında konserler verdi.

Daha sonra Önal karşımıza yazar Tarık Dursun K.’nın keşfettiği, Aziz Nesin ‘in desteklediği ‘’Yazar’’ kimliğiyle çıktı. ‘’İnkılap Kitapevi’’ yazarı olan Füsun Önal 17 kitap yazarak edebiyat dünyasındaki yerini aldı. Ayrıca ‘’Doğa Fotoğrafçısı’’ olan sanatçıya bazı büyük kuruluşlar onun çektiği fotoğraflardan oluşan ‘’14 Fotoğraf Sergisi ‘’ açtı.

Ah Nerede Vah Nerede diyoruz Füsun Önal’ı çok seviyor onu hep hatırlıyor ama daha çok görmek istiyoruz. Türk Popunun çılgın kızı 2 albümü ile raflarda…

Ah Nerede Vah Nerede-Odeon müzik 2004

Bir tanem /Beni Hatırlar mısın? –Tempa- Foneks 2012

23 Haziran 2020 Salı

Coşkun Demir- Gül Yanaklım/Bize Kalan Nedir?


Coşkun Demir- Gül yanaklım/Bize Kalan Nedir?


Soğuk ve karlı bir kıştı. Manisa ‘da idik. Sekiz yaşındaydım 82-83 öğretim yılında boynumdan bir ameliyat geçirmiştim.15 günlük tatilde okula ara verilince en çok ta ameliyatlı halde kartopu oynamayışıma üzülmüştüm. Manisa-İzmir’e her kış kar yağmadığı için olsa gerek… O kış evde Manisa’da Ulupark’ın karşısında Ünverdi plak stüdyosunda 81-82 ‘de doldurttuğumuz kasetleri dinliyordum. Bir tanesini ezberlemiştim hatta… Ön yüzü pop arka yüzü Türk Sanat müziği şarkılarıydı…
Türk Sanat müziği bölümünde: Zeki Müren’den – Gitme Sana Muhtacım, Eskimeyen Dost; Yaşar Özel’den –Kadın, Emel Sayın – Şarkımı Senin İçin, Mediha Şen Sancakoğlu –Sizden Biri ve Serap Mutlu Akbulut-Bir Peri Masalı
Pop müziği bölümünde ise: Barış Manço’dan – Arkadaşım Eşek, Atilla Atasoy – Zaman Meyhanesi, Edip Akbayram-Kibar Gelin, Ajda Pekkan – Affetmem Asla Seni, Sezer Güvenirgil –Yıllar Almaz Üste Verir ve yazının konusu olan Coşkun Demir’den Gül yanaklım vardı.
Coşkun Demir’in kişisel hikâyesi ise; 1979 yılında Günaydın Gazetesi tarafından düzenlenen son Altın Mikrofon Yarışmasında ‘’En iyi şarkıcı’ ’ödülünü alarak giriş yapmış olan sanatçı daha sonraki çalışmaları ile de her kesimden insanın takdirini kazandı, pop dünyamız için ‘’klasik ‘’ haline geldi.
Tekirdağ’da doğan Demir’in Şarköy’de(Tekirdağ)başlayan ilköğretimi, Bursa’da sona erdi. Bursa Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra da İTÜ’de Elektrik Mühendisliği eğitimine başladı. Üniversite yılları, Coşkun Demir’in müzik yaşamının da başladığı yıllar oldu. O yıllarda sanatçı Arı Dörtlüsü adlı bir grup kurarak müzik dünyasına adım attı. Araya giren askerlik ve iş yaşamı Demir’i müzik çalışmalarından biraz uzağa savurduysa da tamamen koparamadı.1979 yılında yapılan Altın Mikrofon Yarışması’na katılması, Demir’in seçimini müzikten yana yapmış olmasının bir işaretiydi. Bu yarışmadan elde edilen ödül, Coşkun Demir’in bu konuyla ilgili olarak kafasında kalan son belirsizliği de netleştirdi ve sanatçı zamanının tamamını müziğe ayırarak çalışmalara başladı.
Coşkun Demir’in ilk plağı da, bu yarışmadan sonra yayınlandı. Müzik dünyamızın efsanevi yaratıcılarından Selmi Andak’ın ‘’Sevgiye Tutsak’’ adlı şarkısının yer aldığı bu 45’lik Yavuz Plak tarafından yayınlandı. Bu plağı müteakiben, Coşkun Demir, Ali Kocatepe ile ortak projelere girdi. Bu işbirliğinin ilk ürünü de Ali Kocatepe’nin sahibi olduğu 1 Numara firmasının yayınladığı bir plak oldu. Dönemin en önemli bestecilerinden olan Cenk Taşkan’a ait(‘’Sevgiye Tutsak’ ’ta olduğu gibi bu şarkının da sözleri Özdemir Kaptan’ın dı.)  ‘’Bize Kalan Nedir’’ adlı bu plak sonrası Demir – Kocatepe işbirliği giderek hızlandı. Sanatçı,1981 yılının Eurovision Türkiye elemelerinde, Kocatepe’nin ‘’Miras’’ adlı şarkısını seslendirdi. Elemeler sonrası 45’lik piyasamızın çok zayıflamış olması nedeni ile bu şarkıya bağımsız bir plak yapılamadı ve aynı yılın birincisi olan (bir başka Ali Kocatepe çalışması olup Modern Folk Üçlüsü ve Ayşegül Aldinç tarafından seslendirilmiş )  ‘’Dönme Dolap’ ’ile aynı plakta yer aldı. Demir,1982 yılında bütün eleştirmenlerin mükemmel kabul ettiği ‘’Koca Çınar’ ’adlı albümü yaptı. Giderek arabesk e teslim olmaya başlamış pop piyasasına rahat bir nefes aldıran bu albüm sonrasında, Demir bir Eurovision elemesine daha katıldı. Sanatçı bu sefer Ali Kocatepe ve Sezen Aksu ile bir araya gelmiş ve ‘’Heyamola’ ’adlı şarkıyı seslendirmişti. Bu ekip, hemen hemen herkes tarafından yarışmanın favorisi olarak gösterilmesine rağmen ipi göğüsleyemedi. Ama son 45’liklerimizden olan ‘’Heyamola’ ’büyük satış rakamlarına ulaştı ve Coşkun Demir adını daha popüler kıldı. Müzik dünyasının tamamen arabeske teslim olduğu yıllarda, Coşkun Demir doğru bildiğini yapmaktan çekinmedi.1984 yılı, Demir’in en parlak yıllarından biri oldu. O yıl, Polonya’da yapılan Sopot festivalinde yarışan sanatçı memlekete bir (Türkçe seslendirilmiş bir Polonya şarkısı ile)dördüncülük ile döndü. Aynı yıl, Haldun Dormen ‘in sahneye koyduğu ve Nilüfer’in başrolünde olduğu ‘’Çılgınlıklar’ ’adlı müzikalde rol aldı.1986 yılında yayınlanan ‘’Kim O’’ adlı albümde  Coşkun Demir’in Türk Popunun en nitelikli isimlerinden biri olduğunun altını bir kere daha çizdi ama artık ‘’çiğköfte’’li  oryantal havalar dört bir yanda çınlamaktaydı, bu nedenle de bu albüme gerekli dikkat gösterilemedi.
Çoğu arkadaşının aksine Coşkun Demir 90 ‘lı yılları da oldukça aktif geçirdi. 1996 yılında Grup G.A. K ile birlikte ‘’Eski Sevdalar’ ’adlı albümü yaptı. Çok sevilen Türk Müziği şarkılarının çok çağdaş yeni yorumlarından oluşan bu albüm, 90’larla birlikte ortaya çıkan genç isimlerin yaptığı birbirinin eşi şarkılarla oldukça tekdüzeleşmiş müzik piyasası tarafından yeni bir yol olarak kabul edildi. Daha önce utangaç bir şekilde göstermiş olan ‘’cover’’modası, bu albüm sonrası epeyce hızlandı. 1997 yılında Kahire Uluslararası Şarkı Yarışması’na Selma Çuhacı-Mine Mucur’a ait ‘’Hep Bir Yarın Var’ ’adlı şarkıyla katıldı ve birinci oldu. Sanatçının yaratıcı yanını gözler önüne seren şarkılardan oluşan son albümü ise 2002 yılında yayınlandı.
1983 Eurovision finalinde seslendirilmiş ‘’Dön Bana’’ ,Çiğdem Talu ve Melih Kibar’ın birlikte yarattığı şarkılardan olan ‘’Koca Çınar’’ ve ‘’Gül Yanaklım’’ ,Çiğdem Talu’nun erken vedası üzerine Melih Kibar’ın İlhan İrem ile birlikte yazdığı ‘’Kim O’’ ve diğer sıra dışı Coşkun Demir şarkıları bu albümde toplandı. Coşkun Demir’in yıllar önce sorduğu ‘’Bize Kalan Nedir’ ’sorusunu net bir şekilde cevaplamakta bu albüm. Bize kalan böyle şarkılardır… Bize kalan ve bizi biz yapan şarkılar.

5 Aralık 2019 Perşembe

Nil Burak - Birisine Birisine


Nil Burak – Birisine Birisine


Nil Burak’ı ilk görüşüm 1977’yi 1978 ‘e bağlayan yılbaşı gecesiydi. Siyah-beyaz TRT ekranında koyu renk hatta siyah olduğunu düşündüğüm bir kolu açık vücudu saran kıyafetiyle ‘’Birisine Birisine ‘’ şarkısını söylüyordu. Şimdi olsa o elbiseyle ekrana çıkabilir mi bilemiyorum?
Kıbrıslı bir sanatçı Nil Burak ve zaten bu niteleme, her zaman ismiyle birlikte anıldı. Herkes için, ama özellikle basınımız için o ‘’Kıbrıslı sanatçı Nil Burak’’tı. Eğitimini Kıbrıs ve Londra’da tamamladıktan hemen sonra ‘şarkıcı ‘olmaya karar verdi. Müzik ile amatör bir biçimde de olsa her zaman ilgilenmiştir, katıldığı her balo ya da toplantının ‘’olmazsa olmaz’’ bir özelliği vardır zaten: Burak mutlaka sahneye davet edilir, şarkı söylemesi rica edilirdi.
1975 yılında bir karar vermesi gerektiğini düşündü ve İstanbul’a yerleşti. Eğer müzik ile profesyonel bir biçimde ilgilenecekse, bunun mekânı herhangi bir yer değil, İstanbul’du.
İstanbul’da ki ilk günlerinde, şansı yaver gitti ve gittiği bir lokalde, dönemin popüler sanatçılarından Sadri Alışık tarafından sahneye davet edildi. Ve İstanbul sahnelerindeki bu ‘ilk an’ ile birlikte, her şey çorap söküğü gibi arka arkaya geldi. Burak popüler müziğimizin iki büyük yaratıcısı Atilla Özdemiroğlu ve Şanar Yurdatapan ile bağlantıya geçti ve bu firmanın, işini müthiş bir biçimde ciddiye alarak hazırladığı ilk plağı ile müzik dünyamıza ilk ciddi selamını verdi:’’ Nasılda tatlı tatlı gülerdin yüzüme, senden başkasını görmezdim büyülenmiş gibiydim ben kanardım her sözüne…’’ Bu ilk plağın birinci yüzünde, Şanar Yurdatapan ‘ın ‘Sus’ u vardır. Aslında; hem Şat’ın, hem Burak’ın iyi bir şeyler yapacağını umduğu şarkı, bu ( birkaç yıl sonra, Burak’ın ’Yalnızım’ ile yeni bir örneğini vereceği)  çok dokunaklı şarkı, insanı kendine kitleyen-gözyaşı döktüren bir şarkıdır. İnsanı tam kalbinden yakalayan hüzün dolu bir şarkı…
Ama Nil Burak ismini geniş kitlelere ulaştıran bu değil, arka yüzdeki şarkı, yani ‘’Tatlı Tatlı’’ olacaktır. Çünkü dışarda müzik değişmiş, tempoyu yükseltmiştir. Donna Summer’ın şahsında cisimleşmiş ‘’Disco müziği’’ başını alıp gitmek üzeredir. Ve bu rüzgar,bizide buralarda bulmuş ,etkilemiştir. Artık, daha hızlı daha yüksek tempolu şarkılar arar, bekler olmuşuzdur. Ve işte bu nedenle, ’Tatlı Tatlı’’ adlı şarkı bir anda sivrilmiş ve Burak’ın sesini –yüzünü bütün memlekete ezberletmiştir. Şat Yapım’ın öncülüğünde açılan bu ‘parlak kapı ’bir daha hiç kapanmadı; aksine, başka hep başka kapılar açtı.
Bu kapıların en önemlisi de ‘’Birisine Birisine’’ adlı plak oldu. Popüler müziğimizin iyi ve yetenekli söz yazarlarından Ülkü Aker, bir yabancı şarkı üzerine ‘’Birisine Birisine’’ adlı şarkıyı yazdı ve bu şarkı, popüler müziğimizin hep ortalarda gezmiş temposunu öyle bir yükseltti ki, o kadar olurdu. Daha ortalarda ne Zerrin Özer’in ‘’Gönül’ü vardı, ne Gökben’in Disco soundlu  ‘Samanyolu ’su; Nil Burak ve  ‘Birisine Birisine’ vardı ve popüler müziğimiz bu sayede, nasıl döneceği meçhul ‘disco’ köşesini layıkıyla dönmüş oluyordu.
45’likler 45’likleri,Lp’ler LP’leri takip edecek, Burak popüler müziğimizin ( başta Çiğdem Talu, Melih Kibar,Selmi Andak,Selami Şahin,Cenk Taşkan olmak üzere) büyük isimlerin önemli bir kısmıyla işbirliği yapacaktı.
Ne pop müziğimizin arabeskin hâkimiyet altına girdiği 80’li yıllar, ne de ‘genç dalganın daha önceki kuşakları evlerine hapsettiği 90’lı -2000’li yıllar Burak’ı etkiledi şarkılarını söyleyebilecek fırsatları her zaman buldu, bulamadığında da yarattı. Bir çok meslektaşı gibi ‘başını alıp’gitmedi;bizimle kaldı, şarkılarını söyledi.
Onun ‘adı şarkıcı’,o şarkılarını söyledi-söylüyor o söylemekten bıkmadı, bizde dinlemekten. İster uzak, ister yakın ‘ anıları harekete geçirmenin onları çağırmanın, onlara sığınmanın yollarından biridir Nil Burak… 1975-1985 arası 10 yıllık dönemi anlatan şarkılar, bu albüm, en çok da bunu görmemizi sağlayacak.

 

19 Kasım 2019 Salı

Attila Atasoy-Sitem/ Zaman Meyhanesi


Attila Atasoy- Sitem/Zaman Meyhanesi


Attila Atasoy’u ilk siyah-beyaz TRT ekranında 1977-1978 gibi ‘’Sitem’’ şarkısıyla görmüştüm. Kendisi denize nazır kayalıkların üzerinde İspanyol paça kotu ve geniş yaka çizgili gömleğiyle arz-ı endam ederken şarkısını söylüyordu. Bir görüntüde 1981-1982 yıllarından o zaman TRT renklenmişti daha doğrusu yarı renkli yayına geçilmişti. TRT yazısı yuvarlak içine alındıysa program renkli yuvarlak içinde değilse siyah-beyazdı. Bu karmaşa 1983 ‘te tamamen renkli yayına geçilmesiyle son bulmuştu. Neyse konumuza dönersek 1981-1982 yılları gibi sunuculuğunu Mustafa Yolaşan’ın yaptığı ‘’ Boğaziçinden’’ programının bir bölümünde konuk Attila Atasoy’du ‘’ Zaman Meyhanesi’ ’şarkısını denizci kostümleri ve dansçıları eşliğinde söylüyordu.
Başa dönecek olursak Türk pop’ unun özgün isimlerinden biri olan Attila Atasoy’un kırk yılı aşan müzik yaşamının en önemli durakları tek bir albümde bir araya getirildi.1974 yılında ‘’Anam/Cüce’’ adlı kendi şarkılarından oluşan ilk 45’liğini yayımlamış olan sanatçı bu ilk plak ile birlikte gelen başarıya yaslanıp kalmamış her yeni plağı ya da çalışması ile birlikte hem kişisel müzik serüvenini hem de genel olarak Türk popunu daha ileri bir noktaya taşımaya gayret etmişti.
10 Aralık 1952 Milas doğumlu olan Atasoy, müziğe karşı duyduğu büyük ilgi nedeniyle daha ilkokul yıllarında yaşıtlarının arasından sıyrılmış ve bu tutku yükseköğrenim (Eczacılık Fakültesi)yıllarında da sürmüştü. ‘’Ah Yar’’ adlı ilk bestesini henüz 16 yaşındayken yapan Atasoy, aynı tarihte (Kürşat Arıgümüş ile birlikte)’’Özüm –Sözüm ‘’grubu da kurdu. İlk plağını yayınlayacağı 1974 yılına kadar ( başta tiyatro ve televizyon olmak üzere) çeşitli alanlarda çalışan sanatçı, ilk plağın yayınlanmasından hemen sonra da, ilk Eurovision elemelerine katılmak üzere başvurusunu yaptı. 1975 yılında yapılan Türkiye finalinde , ‘’Dilenci’’ adlı şarkısıyla ikinciliği elde eden Atasoy’un, plak çalışmaları bu başarıyla birlikte iyice hızlandı. ’Dilenci’’yi ‘’Kurtulamazsın / Haberler’’, ‘’Gülmek Ya da Gülmemek /Sitem’ ’Son Pişmanlık/Bir Gün Beni Ararsan ‘’ ve ‘’Duygusuz/Bilinmez’’ adlı 45’likler takip etti. 1978 yılında Atasoy’un ilk albümü yayımlandı. ’Bir Gün Beni Ararsan ‘’olarak isimlendirilmiş bu albüm sonrası Atasoy son 45’liği olan ‘’Kışla Havası/ Günah Bende’’yi yayınlandı. Erol Sayan ‘ın iki şarkısıyla oluşturulmuş bu çalışma Türk Popunun önündeki yol ayrımını da işaret eden bir plak oldu. 45’liklerin artık giderek daha az basıldığı bir döneme girilmişti ve üstelik bu dönem artık ‘’Pop’’ damgalı değildi.
Müzik dünyasının arabesk ve oryantal havalara kendisini kaptırdığı bu yeni dönemde, Attila Atasoy pop yapmakta direnen isimlerin başında geldi. Şarkılarında Türk Müziği motiflerine yer vermekten kaçınmamış olan Atasoy, dönemin uygun şartlarına rağmen bu özelliğini abartmadı ve pop kalıplarının dışına çıkmamayı tercih etti. Atasoy, bu dönemde yurtdışında çeşitli festivallerde yarıştı.1981 yılında Tunus’ta yapılan Bizerte müzik festivaline katıldı. Bu festivalden ‘en iyi şarkıcı’ ve ‘en iyi şarkı’ ödülleriyle dönen Atasoy,1982 yılında da Altın Orfe ‘ye gitti ve burada da ‘’Fırtına’ ’adlı şarkısını seslendirdi.
Bu albüm Attila Atasoy’un bütün hit şarkılarını bir araya getirmekte. Çok parlak 45’lik döneminin bütün önemli şarkılarını başta ‘’Dilenci’’ve’’Haberler’’ olmak üzere burada.45’lik dönemini takip eden albümlerde yer almış ve diğer şarkıların arasından sivrilmiş (başta ‘’Zaman Meyhanesi’’ ve ‘’Anılar’’ olmak üzere)şarkılarda burada. Festival şarkısı ‘’Fırtına’ ’ve Atasoy’un olgunluk dönemi sayılması gereken 90’lı yıllarda yaptığı(Attila İlhan’ın bir şiiri olan ‘’Ayrılık Sevdaya Dâhil’ ’de eklendiğinde, bu albüm Attila Atasoy’un’’Best of ‘’ u haline geliyor.
Bu albüm için ‘’Ossi Müzik’’ –Hakan Eren ‘e teşekkürü borç bilirken Attila Atasoy’a şarkısında olduğu gibi ‘’Sitem ‘’ ediyor ve onu daha çok görmek – dinlemek istiyoruz. Bize yeniden Zaman Meyhanesinden Anılar söylemesi dileğiyle…
    

30 Aralık 2018 Pazar

Işıl Yücesoy - Ya Seninle Ya Sensiz


Işıl Yücesoy – Ya Seninle Ya Sensiz

Işıl Yücesoy’u ilk görüşüm tek kanallı siyah-beyaz TRT ekranında heybetli sesiyle Ya Seninle Ya Sensiz şarkısını söylemesiyledir. Ama o sadece bir şarkıcı değildir. On parmağında on marifet olan bir sanatçıdır aynı zamanda… Tıpkı Ayla Algan, Hümeyra, Zühal Olcay, Ayşegül Aldinç gibi… Oyunculuk alanında onu yine siyah-beyaz TRT ekranında ilk görüşüm ise 81-82 yayın döneminde yayınlanan; senaryosu Attila İlhan, yönetmeni Hüseyin Karakaş’a ait ‘’Sekiz Sütuna Manşet ‘’ dizisiyleydi. Kadın gazeteci Ümit’in ( Sanem Kayra) mafya ile ilişkilerini anlatan bu dizide atlı spor kulübünde onu ata binerken hatırlıyorum…  Gerçi şimdiki gençlerde onu hem oyuncu hem de şarkıcı olarak görüyorlar ya,  ben zihnimdekileri aktarmış oldum.
1945 yılında Kırklareli’nde doğan Işıl Yücesoy, sanatla iç içe bir ailede hayata gözlerini açmış. Babası müzik öğretmeni olan ve bu sayede küçük yaş da piyano çalmayı öğrenen Yücesoy ‘un dedesi Giriftzen Asım bey, halası ise Türk Tiyatrosunun büyük oyuncularından Muazzez Kurdoğlu idi. İstanbul’da devam ettiği ortaöğrenimi boyunca okulun voleybol takımının kaptanlığını yaptı. Liseyi bitirdiği günlerde Rasim paşa Spor Kulübü onu transfer etmiş, profesyonel sporcu olma yolunda ilk adımı atmıştı ki, sanat ağır bastı.
Ankara Devlet Konservatuarı’nda oyunculuk eğitimi alan Işıl Yücesoy, mezun olur olmaz devlet tiyatrolarında oyuncu olarak sahneye çıkmaya başladı. Altı yıl süren bu dönemden sonra birtakım sorunlar nedeniyle devlet tiyatrolarından ayrıldı. O günlerde gelen teklifleri değerlendirerek 1975 yılında şarkıcı olarak sahneye çıkmaya başladı. Aynı yıl ilk 45 ‘liği  ‘’ Çalamazsın Mutluluğu/ Köye Geldi Bir Gelin’ ’yayınlandı.
Bu ilk 45 ‘liği Işıl Yücesoy kendi imkânlarıyla finanse etmiş, ancak 45’lik Coşkun Plak etiketiyle yayınlanmıştı. Daha ilk plağında kırk yıllık şarkıcılara taş çıkaran şarkı söyleme tekniği ve güçlü sesiyle dikkatleri üzerine çeken sanatçı günlerde tek kanallı televizyonda boy göstererek şöhretini perçinleyecek, herkes bu olağanüstü şarkıcının Türk popu için ne denli önemli bir kazanç olduğu konusunda hemfikir olacaktı.
O artık sahnelerin aranan isimlerinden biriydi. İşine gösterdiği özen ve titizlik nedeniyle gün aşırı plak yayınlanan o günlerde, ikinci 45’liğini piyasaya çıkarmak için acele etmeyen Işıl Yücesoy’un 1977 yılı içerisinde iki 45’liği yayınlandı. ‘’İçmeden Sarhoş /Açılmamış Mektup’ ’ve ‘’Sen Seni / Bir Var Bir Yok’’. Bu plakların masrafları da yine kendisi tarafından karşılanmıştı. Başından itibaren birlikte çalışmakta olduğu Fikret Şeneş ‘in, yazdığı her şarkı sözünü, söyleyecek şarkının kişiliğine ve şarkıcılık yeteneklerine göre şekillendirmesindeki ustalığı, Yücesoy’un üstün şarkıcılık performansıyla bir araya gelince ortaya yine mükemmel işler çıkmıştı. Her iki plak da, yayınlandığı dönemin en kalburüstü çalışmaları olarak müzik tarihine geçti.  
1978 yılında kendi firması Orient Plak’ı kuran Işıl Yücesoy, son 45’liğini bu firmadan yayınladı. Sahne çalışmalarında İngilizce, İtalyanca ve Rusça şarkılar söylemiş, ilk plaklarında Türkçe sözlü yabancı şarkılar seslendirmişti. Üçüncü 45’ liğinde yer alan ‘’ Sen Seni’’ plaklarında seslendirdiği ilk Türk bestesiydi. Dönemin gözde bestecisi Selami Şahin ‘in imzasını taşıyan bu şarkının kazandığı başarının ardından dördüncü ve son 45’likte bu defa iki Selami Şahin bestesi ve Halit Çelikoğlu – Ahmet Selçuk İlkan ‘ın muhteşem sözleri yer alacaktı: ’Ya Seninle Ya Sensiz/ Sen İnanma’’. Bu 45 ‘lik, özellikle A yüzünde yer alan’ ’Ya Seninle Ya Sensiz’’ o günlerin en gözde plaklarından biri oldu ve yıllar boyu birçok şarkıcı tarafından seslendirilmesine rağmen, Işıl Yücesoy ‘un dinleyenin tüylerini diken diken eden muazzam yorumuyla Türk popunun en sağlam hitlerinden biri olarak hafızalara kazandı.
Işıl Yücesoy’un ilk ve tek albümü yine Orient plak etiketiyle 1979 yılında yayınlandı. Sadece dört 45’lik plakla Türk popunda kendine ait bir ekol yaratmayı başarmış bu müthiş şarkıcının bir albüm dolusu şarkıyla karşımıza çıkması doğrusu az şey değildi. Bu albümde tıpkı 45’likler gibi Yücesoy Un hiçbir zaman işin kolayına kaçmamasının, her zaman en iyisini bulana dek uğraşıp didinmesinin getirdiği kusursuzluğu taşıyordu.
Popun klasikleri arasına girecek Can Arpaç –Selmi Andak imzalı ‘’Çıkmaz Sokak’’ başta olmak üzere her şarkısıyla dört dörtlük bu albümde Işıl Yücesoy ilk kez kendi bestesini seslendiriyor, bu alanda da ne denli iddialı olabileceğini ispat ediyordu. ’Bir Evet Yeter’’ adı verilmiş bu albüm onun şarkıcılık kariyerinin son plağı oldu. Sonrasında kendi isteğiyle müzik piyasasından çekilmiş ve tiyatro-sinema-dizi sektörüne geri dönen Yücesoy ‘un 1981 yılında kaydedilmiş ancak yayınlanmamış Avni Uygun bestesi ‘’Seviyorum’’ adlı şarkısı da bu albümle dinleyici karşısına çıkıyor.
Ve Işıl Yücesoy yine üretiyor çalışıyor… Haziran 2016 da önce ‘’Zamansız ‘’ albümü, aynı yıl ve ay da ‘’Çocuk Diskosu ‘’ adlı çalışmada ‘’Fış Fış Kayıkçı ‘’ çocuk şarkısını seslendirir. Eylül 2017 ‘de ‘’Hayat Herkese Aynı/ Neden ‘’ çalışması yayınlanır. Aralık 2018’de Hani Ben teklisi çıkar Ossi Müzikten. Ya Seninle Ya Sensiz diyor ve Işıl Yücesoy’u dinlemeye ve izlemeye devam lütfen…

8 Aralık 2017 Cuma

Bir Yaşam Öyküsü Size : Hani-Neco

Bir Yaşam Öyküsü Size: Hani – Neco

Nejat Tahir Özyılmazel ya da bizim onu tanıdığımız adıyla Neco… Şimdi ki gençler Tatlı Hayat ve birkaç televizyon dizisinden tanısalar da; o dünya çapında bir şarkıcı olduğunu yurtdışında katıldığı festival ve yarışmalarda defalarca kanıtlamış yıllar boyunca yaptığı çalışmalarla popüler müzikle ilgilenen herkesi derinden etkilemiş çok iyi bir şarkıcıdır.
İlk müzik çalışmalarına 1964 yılında Altın parmaklar orkestrasıyla başladı. Farklı orkestralarda geçen günlerin ardından 1968 yılında İlhan Feyman Orkestrası’na katılacak, ilk radyo emisyon programını bu gurupla birlikte gerçekleştirecek ve Neco ismi ilk defa bu programla gündeme gelecekti.
Olağanüstü şarkıcılık tekniği ve performansıyla müzik çevrelerinde dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Neco,1969 yılında Şerif Yüzbaşıoğu orkestrasına katıldı. 1970 yılında İstanbul Gelişim Orkestrası’nı kuran grubun içinde yer aldı. O yıllarda dünyayı kasıp kavuran’’Hair’’ müzikalinin Türkiye versiyonunda Gülriz Sururi / Engin Cezzar tiyatrosunda başrollerden birini oynayarak adından söz ettirdi.
İlk 45’liği ‘’Gülmeyi Unutan Adam/Ne Bu Halimiz Böyle’’ 1974 yılında yayınlandı. O günlerde dinleyicilerinin karşısına palyaço ‘’imajıyla’’ çıkarak şarkıcılık yeteneğini şovla bütünleştirecek ve bu alanda da bir öncü olacaktı. Çiğdem Talu’nun, şarkıları orijinallerinden daha etkili kılan usta işi sözleri ve Neco’nun teatral tatlar da içeren yorumuyla bu ilk 45’lik, dönemin öne çıkan plaklarından biri oldu. İkinci 45’liği ‘’Pembe Panter/Kızmayın Bana’ ’Neco’nun bu defa Mehmet Teoman imzalı sıra dışı şarkı sözleriyle popüler müzikte daha önce denenmemişlerin peşinde koşacağını bir kez daha gösteriyordu.
Yıllar sonra dahi pop müziğin en eğlenceli şarkılarından biri kabul edilen ‘’Pam Pam’’ve yine Çiğdem Talu’nun duyarlı sözleriyle kadınlar için yazılmış şarkılarından biri olacak ‘’Onlar’’ Neco’nun 1976 yılında yayınlanan üçüncü 45’liğinde yer alan şarkılardı. Aynı yıl Sopot Müzik Festivali’nde hem ikincilik ödülünü alacak, hem de ‘’en iyi şarkıcı’’ ödülüne layık görülecekti. Bu onun yıllar boyu yurtiçinde ve yurtdışında birçok festival ve yarışmada kazanacağı başarıların ilk habercisiydi.
İlk 33 devirliği plağı olan ve bir yüzü tamamen İngilizce şarkılardan oluşan ‘’Neco Mucizesi’ ’adlı albümde 1976 yılı içerisinde yayınlandı. Popüler müzikte her çizgi üstü işin altına imza atmış birkaç isimden biri olan Ali Kocatepe’nin prodüktörlüğünde yayınlanan bu albüm, Neco’nun ne kadar emin adımlarla zirveye doğru ilerlediğinin de ispatı gibiydi.
1977 yılında yayınlanan beşinci 45’liği ‘’Kıyamet Günü/Seni Bana Katsam’’ da bu defa şarkı sözü yazarı olarak Fikret Şeneş’le çalışacak ve bu işbirliği de mükemmel sonuçlanacaktı.1978 yılında Mehmet Teoman – Cenk Taşkan imzalı iki şarkıyı ‘’Bir Artist’’ ve ‘’Sen Kimsin’ ’plak yaptı. Neco’nun son 45’liği ‘’Vay Vay/Vatanım’’,1979 yılında yayınlandı. Bu plakta Türk popunun dört dörtlük şarkı sözü yazarlarından Ayşe Irmak Manioğlu ile ilk kez çalışacak, bu işbirliği 1981 yılında yayınlanan ikinci Neco 33’lüğü ‘’Dört Mevsim’’ de de sürecekti. Bu albümde Selçuk Başar, Garo Mafyan ve Olcayto Ahmet Tuğsuz gibi her biri tek başına bir albümü sürükleyebilecek güçte isimlerle birlikte çalışan Neco, ilk kez dinleyici önüne çıkardığı kendi besteleri ile de dikkatleri üzerine çekti.
Eurovision şarkı yarışmalarının Türkiye tarihinde en çok adı geçen şarkıcılarından biri olan Neco,1982 yılında Olcayto Ahmet Tuğsuz ’un muhteşem bestesi ‘’Hani’’ ile yarışmada Türkiye’yi temsil etti, profesyonelliği ve üstün performansıyla yarışmanın parlayan yıldızlarından biri oldu. Bu albümde ‘’Hani’’nin yanı sıra Neco’nun yıllar boyu Eurovision Türkiye finallerinde yarışmış birçok şarkısı da gün ışığına çıkıyor. 1985 Türkiye finallerinde yarışmış ancak daha önce hiç yayınlanmamış iki Neco ve Nükhet Duru düeti ise bu seçkinin en büyük sürprizleri.
Son albümünü 1989 yılında yayınlanan Neco, sonrasında albüm yayınlamasa da şarkı söylemeye ve sahneye çıkmaya devam etti. 1989 yılında Gencay Gürün yönetmenliğinde sahnelenen Evita müzikalinin Türkiye versiyonunda dünyadaki emsallerinden bir nebze aşağıda kalmayan Che yorumuyla bir kez daha herkesi kendine hayran bırakacak; Türkiye’nin yurtdışında en çok ödül alan sanatçısı olma unvanını boşuna kazanmadığını kanıtlayacaktı.
Türk popunun en şaşalı günlerinden bir sayfa daha bütün göz alıcılığıyla açılıyor. Hem de hiç yıpranmamış hiç eskimemiş, değerinden bir nebze kaybetmemiş olarak… Tıpkı şarkısında söylediği gibi: ‘’İşte Bir Yaşam Öyküsü Size! ’Müziğe adanmış bir yaşamın şarkılı öyküsü…
Birde bütün bu satırlardan sonra yazarın keşke dediği şeyler var: Keşke ‘’Pembe Panter ‘’şarkısı da bu seçkide yer alsaydı. Keşke 1982 Eurovision unda söylediği ‘’Rönesans’’ ve ‘’Gramofon’’ şarkıları da bu albümde olsaydı. 1989 da çıkardığı albümde yer alan Grup Gün doğarken ‘e ait önce Beş Yıl Önce On Yıl Sonra nın seslendirdiği ‘’Hayallerimi Bırak ‘’ şarkısı ile 1978 yılında Brasil Tropical Show da Ajda Pekkan la düet yaptığı orijinali Ornella Vanoni ye ait olan ‘’Samba Della Rosa ‘’ şarkıları da bu albümde yer alsaydı.  Ancak bu keşkelerin sonu gelmez… Dileyelim ve umalım ki Ossi Müzik-Hakan Eren’den ikinci bir Neco seçkisine …