80’in Eurovision Macerası Ya Da Acıklı Bir Aşk Öyküsü
‘’ Acıklı bir aşk öyküsüdür bu… Bir
yabancıya tutuldu gönlüm… Adı Peter, Oil soyadı… Ne rahatım kaldı dostlar ne
huzurum petr’ol’e tutuldum tutulalı.’’ diyordu Ajda Pekkan, Attila
Özdemiroğlu’nun bestesi Şanar Yurdatapan’ın sözleriyle… Eurovision Türkiye
elemelerinde…
Şanar Yurdatapan bu sözleri Türkiye’de o
yıllarda yaşanan petrol krizi nedeniyle yazdığını söylemişti ama Eurovision ve
Avrupa Birliği ne olan aşk ve nefret ilişkimizi de özetleyen cümlelerdi. Bize
puan verip güzel sözler söyleyince mutlu olup seviniyor, puan alamayıp
eleştirildiğimizde ‘’Türkün Türk’ten başka dostu yoktur’’ diyorduk.
Tek
kanallı siyah-beyaz televizyon ekranında müzik-eğlence programları Cumartesi
geceleri ve Pazar öğleden sonraları tele spor programı ile sınırlıydı. Ayrıca
bütün aile televizyon çevresine toplandığımız yılbaşı ve bayram özel eğlence
programları ile Eurovision yarışmaları da bu çerçevede değerlendirilebilir.
1975
ve 1978 yıllarında katıldığımız ve son sıralarda yer aldığımız yarışmaların
ardından 1979 yılının son günlerinde TRT o yıl için atama yöntemine gitti.
Oylar tek bir isimde birleşiyordu; Avrupalılar gibi olabileceğimizin onlarla
boy ölçüşebileceğimizin biricik simgesi Ajda Pekkan… Ama olabilecek en oryantal
parça ile…
Uluslararası
sanat elçimizdi Ajda Pekkan; 1968 ve 69 yıllarında Atina’da Apollonia müzik
yarışmasına katılmış dördüncü olmuştu. Barselona müzik festivali ve Japonya’da
Yamaha müzik yarışmalarına katılmış; Paris’te Olympia’da Enrico Macias ile
sahne almıştı. Ama Eurovision isim değil beste yarışmasıydı. Buna rağmen önce
katılamayacağını söyledi ardından mecburen kabul etti ve serüven başladı. (*)
Önce
beş beste belirlendi ardından yapılan eleme ile şarkı sayısı üçe düşürüldü.
Şerif Yüzbaşıoğlu ve Adnan Yumuk’un Olsam ı, Cenk Taşkan ve Fikret Şeneş in Bir
Dünya Ver Bana sı ve Attila Özdemiroğlu -
Şanar Yurdatapan ortak çalışması Petrol…(**)
24
Şubat 1980 gecesi büyük jüri karşısında Bülent Özveren’in sunumuyla Türkiye
elemeleri gerçekleşti. Göbek havası ve şarkının içinde geçen ‘’ooohh!’’ nidalarına jüri de kayıtsız kalmadı ve Petrol
birinci seçildi. Arkasından tüm gazete ve dergilerde sıkı bir reklâm kampanyası
başladı. Siyah – beyaz ekranda göremediğimiz elbiselerin renklerini gazete ve
dergilerden takip ediyor, şarkının gün gün seyrini izliyorduk. Kimi yazarlar
Olsam ve Bir Dünya Ver Bana şarkılarının daha başarılı olduğunu Petrol’ün
Avrupalıya bir şey vermeyeceğini söylüyordu. Ama yolumuza devam ediyorduk.
Şarkının tanıtım klipi Boğaziçi köprüsünün önünde, Dolmabahçe sarayının
kapısında ve avizeli salonunda; Topkapı sarayının damında Oytun Turfanda’nın
kareografisi ile çekiliyordu. Dahası şarkının girişindeki konuşma bölümü çıkmış
yeni eklenen efektler ile Petrol batılı bir hal almıştı. Bir de klipin sonunda
son model spor bir arabayı at a çektirip petrol sıkıntısı ile ilgili mesaj da
veriyorduk ki sormayın gitsin…
Yaklaşan
cumhurbaşkanlığı seçimleri, 24 Ocak kararları, ordunun hükümete verdiği uyarı
mektubu, sokaklarda artan anarşi ve ölümler… 19 Nisan 1980 gecesi Hollanda La
Hey de Eurovision yarışmasını tüm ülke soluksuz izliyorduk. Türkiye ikinci
sırada yarışacaktı. Şebnem Savaşçı ‘’Hollanda’ya yıllar önce lale yi getiren
Türkler şimdide Petrol ile sesleniyor’’ dedikten sonra Arto Tunç’un darbukası,
Lale ( Özdemiroğlu) Mansur, Aydan ve Nurdan Güven kardeşlerin kareorafisi ile
Ajda Pekkan şarkıyı sorunsuz bir şekilde tamamlar. Oylamaya geçildiğinde
Avusturya’dan 3, İtalya’dan 8 ve Fas’tan aldığımız ilk 12 puan ile 23 puan alıp
19 ülke arasında 15. oluyorduk. Ajda Pekkan yarışmadan sonra küsüp İngiltere ve
Amerika’ya giderken, Johny Logan ‘’ What’s Another Year’’ şarkısıyla birinci
oluyor ve ülkemize her geliş gidişi sevinçle karşılanıyordu. (***)
Aradan
37 sene geçti. Aslında Petrol beste
olarak doğru bir seçimdi. Ama sözleri ve tele oylamanın olmaması gibi
nedenlerden iyi bir derece alamadı. Eurovision’a Hani(Honey),Opera gibi
parçalarla da katıldık ama Avrupa kabul etmiyordu. Çünkü onların bizi görmek
istedikleri – başarı sağladığımız parçalar; 1984’te Beş Yıl Önce On Yıl Sonra
grubuyla katıldığımız Halay gibi, 1997’de Şebnem Paker ve Dinle ile aldığımız
üçüncülük gibi ve tabi 2003’te Sertab Erener ile birinci olduğumuz ‘’Everyway
That I Can’’ şarkılarında olduğu gibi bizden olan oryantal motiflerdi. Ne de
olsa batı ile doğu arasında bir köprüydük…
Geçen
zaman içinde 80 sonlarında İran-Irak savaşı bitti ama Ortadoğu’da hala savaşlar
sürüyor… Berlin Duvarı yıkıldı. Çift
kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya geçtik. Eski Doğu bloğundan kopan ülkeler
önce Eurovision’a ardından Avrupa Birliğine girdiler. Türkiye’nin Eurovision
macerası 2003 yılında birincilikle sonuçlandı. Avrupa Birliği serüveni ise
Eurovision’dan çok daha önce başlamasına rağmen hala sürüyor. Kimi çevreler
Yugoslavya örneğinindeki gibi iç savaş sonucu parçalanıp bazı bölümlerinin
girdiğini bizim sonumuzun da böyle olacağı korkularını dillendirirken,
kimileride Norveç’in sosyal ve milli gelir seviyesinde olabilsek ve bizde
onurlu bir şekilde girmeyelim diyebilsek sonucunu çıkartıyor. Girelim mi –
Girmeyelim mi? Alırlar mı – Almazlar mı? Tartışmaları… Kısacası geçmiş
belleklerde taze bir şekilde dururken gelecek gizem olarak sürmeye devam
ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder